İçeriğe atla

Samanu

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Samanu

Samanu, Uğut tatlısı veya samanak, sumalak/sumalyak, sümölök, sümölöt, hem Türklerde hem de başka pek çok Orta Asya ve Orta Doğu toplumunda Nevruz Günü pişirilen bir çeşit muhallebi olup, bazı yörelerde helva şeklinde de yapılır. Azeri kültüründe “semeni helvası” olarak bilinir. Özbek, Kırgız, Kazak, Fars, Tacik ve Afgan geleneklerinde önemli bir yeri vardır. Pişirilmesine ve toplu olarak dağıtılmasına çocuklu bir kadın önderlik eder ve kadınlar kazan başında şarkı söyleyip dans ederler. Nevruz gecesi bir kısmı suya bırakılır. Şifa veren bir cennet yemeği olduğuna inanılır.

Anlatıldığına göre geçmiş çağlarda yaşanan bir kıtlıkta, çocukları aç kalan anneler evlerinde kalan yiyecekleri alıp bir araya gelmişler. Toplanan yiyecekler ancak yarım kazan olunca su ile pişirmişler. O esnada dokuz çocuklu dul bir kadın gelmiş. Elinde verebilecek hiçbir yiyeceği olmadığı için kazana dokuz yuvarlak taş koymuş ve çocukların bu şekilde avutmuş. (Anlatılanların buraya kadar olan kısmı Ömer bin Hattab'ın tanık olduğu dul bir kadının durumu ile ilgili rivayetten esinlenmiş olduğu görünmektedir.) Kazan, tan yeri ağarıncaya kadar kaynamış. Ateşten indirilen yiyecek dağıtılmaya başlanmış ancak yemek bir türlü bitmemiş, herkes bir ay boyunca bu yemeği yemiş ve açlıktan ölmekten kurtulmuşlar. Yapılan dualar kabul edilmiş ve bol ürünlü bir yıl gelmiş. O günden beri de kutlu bir yemek olarak görülmüştür.

Asya'da pek çok yörede bu yemek için gerekli malzemelerin sağlanmasına ve şenlik hazırlıklarına 15 gün önceden başlanır. Bunun için işi iyi bilen, tecrübeli kadınlardan birisi seçilir ve ona yardımcı olacak kişiler görevlendirilir. Buğdayların ekimi, çimlendirilmesi ve alınması hep duayla olur. Ekim, karanlık ve hafif sıcak bir odada yapılır; üzerine bez serilmiş bir tahtaya buğdaylar yayılır. Suladıktan sonra üzeri bir bezle örtülür. Sabahları ve akşamları sulayarak çimlenmesi sağlanır. Zamanı gelince dua edilerek bez açılır ve çimlenen kısım alınır. Nevruz’dan bir gün önce içlerindeki sütlü özler bazı işlemlerle çıkarılır ve biriktirilir. Yağ, su, un, şeker ve buğdayla birlikte bu özler birleştirilerek ocakta pişirilir ve içine ceviz de atılır. Bazen tarçın, anason veya rezene de eklenir. Fazla şeker katmaya gerek olmadığına, çünkü onu Allah'ın tatlandırdığına inanılır. Kazan herkes tarafından sırayla karıştırılır. Akarsulardan toplanmış dilek taşları içine konulur. Aslında bu taşlar kazanın dibinde yanma veya yapışma olmasını önler. Bu taşlar bazen 7 veya 9, bazen de 40 veya 41 tane olabilir. Akşam başlayan pişirme işlemi sabaha kadar sürer. On iki saatten sonra, koyulaşıp toprak rengine çalan bir görünüme ulaşınca ateş söndürülerek, kazanın üzeri bezlerle örtülür. Bir süre dinlenmeye bırakıldıktan sonra dualarla örtü açılarak dağıtılmaya başlanır ancak kadınlar bu sırada kazanın ağzını hemen açmayarak bahşiş alırlar. Kazanın içine konan taşlar kimlerin tabağında çıkarsa onların dileğinin yeni yılda gerçekleşeceğine inanılır. Semeni adı verilen çimlenmiş tahıldan yapılan bu yiyecek kimi yörelerde evde de pişirilir ve bu durumda hazırlanma ve pişme süreleri kısalır.

Sam/sem/sum/som/söm kökü doluluk, bolluk, tamlık bildirir. Moğolca sem kelimesi gizlilik, sır anlamları taşır. Mongur dilinde ise semen sözcüğü şaman demektir. Tunguzca’da sama, Türkçede som/soma kelimeleri onur, şeref ve iz, işaret gibi anlamlar da içerir. Moğolca sem kökü, gizlemek manasını da bünyesinde barındırır. Dolayısıyla “samanu” kavramın doğaüstü bir güçle ilişkilendirildiği açıktır. Fakat Hintçe kökenli “sehmin” (tohumlanmak, çimlenmek, yerden bitmek) sözcüğü ile aynı kökten kaynaklanan Latince “semen” (tohum) kelimesi dikkate alınmalıdır. Saman sözcüğü ile de alâkası olduğuna dair görüşler bulunmaktadır. “Somun Ekmek” tamlamasındaki "somun" sözcüğünün her ne kadar Yunanca “Psomin” (ekmek, çörek) kelimesinden dönüştüğü öne sürülse de bu kökle bağlantısı ihmal edilemez. Eski Altayca ve Moğolcada "süme/suma" sözcüğü şaman anlamı taşır ve bu kelime Halha lehçesinde "süm" (Buryatça'da "hum"), Dagur dilinde "sum" olarak yer alır. Tunguzca "süme" kökü gizlemek/gizlenmek anlamlarını karşılar. Halk arasındaki bir inanışa göre sümölök/sumalak kavramı “su” ve “melek” kelimelerinin bileşik hâlidir.

Ayrıca bakınız

[değiştir | kaynağı değiştir]

Dış bağlantılar

[değiştir | kaynağı değiştir]